Geçen hafta sözüne ve tespitlerine güvendiğim 2-3 değişik otomotiv bayisi ile sohbet ettim. Bazıları, özellikle de Renault, FIAT ve Hyundai bayilikleri yapanlar 2019’un bitiriliş rakamlarından memnunlar. Ancak lüks sınıf bayileri aynı şeyleri söylemiyorlar. Özellikle de BWM ve Volvo bayileri klasik bir deyişle “kan ağlıyorlar. Konuştuğum bir Volvo bayi rakamsal olarak durumu şöyle özetledi; “ 2019 yılında 4.155 adet Volvo satıldı. Yaklaşık 30 bayiyiz. Bayi başına ortalama 138 araç düşüyor. Biz bu bayilikler için milyon dolarlık yatırımlar yaptık. Yıllık 138 araç, aylık 10 araç demek. Bu satış rakamları  ile bu bayilikler, bu masraflar döner mi sanıyorsunuz? Volvo yönetimi satışlar az olmasına rağmen önümüze çok zor şartlar sunuyor. Size soruyorum, yıllık toplam 4 bin araç satılacaksa o markanın genel müdürüne veya pazarlama müdürüne ihtiyaç var mı? Onlar olmasa da bu kadar satardık zaten. Sizce bu satışlara bu yöneticilere gerek var mı? Ya da bu rakamlar bir satış başarısı mı?”
Bayinin söylemine katılmam doğal olarak pek mümkün değil. Eminim Volvo yöneticileri de bu rakamlardan rahatsızlardır. Ellerinden geleni de yapıyorlardır. Ancak birlikte çalıştıkları bazı bayilerin böyle düşünmesi de düşündürücü…
Volvo bayinin serzenişine benzeyen bir haykırış da Nissan bayisinden geldi. Yıllardır toplam yıllık 20 binin altına inmeyen Nissan’ın çok kan kaybettiğini söylerken marka tarafından “mecburi otomobil alma konusunda” büyük baskı gördüklerini söylüyorlar. Çok satarken sorun olmuyor da; satışlar düştüğünde sorun yaşanıyor sanıyorum. Ama yine de bayilere kulak vermekte yarar var diye düşünüyorum…