Önce hakkını teslim etmeliyim. Başta ben dahil, “ben otomotiv gazetecisiyim” diyen bir çok meslektaşımızdan; “otomobiller ve sektör” alanında daha sağlam bir bilgi donanımına sahiptir Fatih Altaylı…  Otomobillere düşkündür, koleksiyonerdir, otomobil tutkunudur, bu otomobil işlerinden de iyi anlar…  Donanıma sahip olmadığı tek zayıf konusu bence kibiridir… İşte bu kibirle dozu son haftalarda “saygısı sınırlarını zorlayacak hatta  saldırgan hale gelecek kadar” çizmeyi aşmış durumdadır. Yazılarından ve saldırgan tavrından anlaşılan; Altaylı Cumhurbaşkanının katıldığı ilk basın toplantısına “çağrılmamış”. Televizyondan izlemiş. Gürcan Karakaş’la “Teketek” yapmak istemiş ona da “gitmemiş”. 27 Ocak Pazartesi günü yapılacak olan ve ağırlıklı olarak otomotiv gazetecilerinin katılacağı basın toplantısına da “çağrılmamış”. Köşesinde yazdığı sorulara da hiçbir şeklide “yanıt verilmemiş”. Fatih Altaylı gibi kibiri gazeteciliğin önünde giden biri için bunlar bu saldırganlığa birer neden oluşturuyor olabilir. Başka türlü açıklaması yok çünkü. Hepimiz gazetelerimizden, köşelerimizden, sosyal medyadan verdik-veriştirdik, sorular sorduk, iletişim istedik. Hiç birimize bir ayrıcalık yapılmadı. Kimseye özel açıklama yoluna gidilmedi. Üstelik TOGG’un İletişim sorumlusu da Fatih Altaylı’nın da “eski dostu”, bizlerin meslektaşı Hakan Özenen olduğu halde… Yani bizim tarafı çok iyi bilen bir arkadaşımız. Ama “dostumuz”, “arkadaşımız” diyerek; ben de, Altaylı da TOGG’un olumsuz yönlerini, iletişim eksikliklerini, yanlışlarını yazmamazlık etmedik. Gazetecilik içinde böyle bir “kıyak yapma” zihniyeti yok çünkü. Ama burada doz ve uslup çok önemli.
İşte bakın  bir süredir “yerli otomobil konusunda Fatih Altaylı’nın yazdıklarının arasından seçtiğim cümlelerle eleştirlerine bir göz atalım…
“Yerli otomobilimiz bugün görücüye çıkıyor. 
Bir tanıtım toplantısı organize etmişler. 
Bendeniz bu toplantıya davetli değilim. “
“Yerli ve milli elektrikli otomobil işinde yanlışlar var diyorum, kandırılıyoruz diyorum, hesaplar tutmuyor diyorum.” 
“Bosch’tan bulduğumuz CEO’dan tık yok.”

“Ama en azından varsa bir basın bürosu falan ya da bir sekretaryası ya yanıldığımı söylesin bilgi versin ya da uyardığım konular ile ilgili, planları ile ilgili iki not paylaşsınlar da biz de kamuoyuna bilgi verelim.” 
“Hadi belli ki, bana gıcıksın.” 
“Yahu Türkiye’nin otomobil ile ilgilenen, otomotiv gazetecisi dediğin tüm adamları soru soruyor, birine bile yanıt yok.” 
“Çünkü adamın umurunda değil.” 
“İki senenin sonunda ortaya yerli ve milli bir otomobil koyamazsa ne olacak ki! Aldı zaten transfer parasını, maaş da iyidir. Çeker gider. “
“Gelelim Bosch’çu Gürcan Karakaş’ın pek de önemsemediği ve günü geldiğinde hallederiz dediği pil meselesini biraz açmaya. “
“Bak Gürcan Karakaş Beyefendi. Şimdiye kadar yaptığın tek şey Pininfarina’nın garajından bir araç seçmek oldu. “
“Onu da büyük bir marifet yapmış gibi videolarla falan anlatıyorsun. Bu bile sana güvenmemem için yeterli. Çünkü kandırmanın küçüğü büyüğü olmaz. Bir kez kandırmaya başladın mı bunun sonu gelmez. Şimdi sağa sola “Bir evren kuruyoruz” falan diyeceksin. 
Bana sorarsan o bir “Hayal evreni”.
“NE ZAMAN ADAM OLURUZ: Bir milletin hayallerini yıkmak için Almanya’dan adam transfer etmediğimiz zaman.”