Geçen hafta Stellantis Türkiye’deki atamalar konuşuldu. Benim dikkatimi çeken konu, “erkek egemen” otomotiv haberciliğinde haberin veriliş şekli oldu. Ben dahil, hemen hepimiz “Peugeot Türkiye’ye kadın genel müdür” veya “Stellantis Grubun’nda 2. Kadın genel müdür” diye verdik haberleri. Genel Müdür erkek olunca ismini yazıyoruz ama kadın olunca cinsiyetini ön plana çıkartarak haberleştiriyoruz! Bence biz erkekler asıl cinsiyetçiliği o zaman yapıyoruz!  Siz hiç şimdiye kadar “şu markanın başına erkek genel müdür geçti” diye bir haber okudunuz mu? Şimdi diyecekseniz ki “az ve ender rastlandığı için kadın olması ön plana çıkartılıyor” falan... Evet genel kanı ve genel refleks de bu. Çok severek izlediğim GİBİ dizinden bir örnek replik vereyim. Hani orda Yılmaz karekteri  “Gerçeklerin bir kıymeti yok ki. Genel kanı neyse onu yaşıyoruz.” diyor ya işte bizim yaptığımız da aynen bu…  Haberimizde “kadın genel müdür oldu” diyeceğimize örneğin “Gülin Reyhanlıoğlu genel müdür oldu” desek haber eksik mi oluyor, anlaşılmıyor mu?  Genel müdürün “kadın” olduğunu vurgulayarak biz erkeklerin  üstünlüğünün altını çiziyoruz bence. Subliminal mesaj bence bu yaptığımız.
Ama bence işin aslı farklı bir yönü daha var.  Genel müdürler tamam erkek ağırlıklı. Ancak otomotivimizde; pazarlama, reklam, iletişim, satış, ürün sorumlusu gibi alanlarda bence kadınlar çok ağırlıklı. Hayatımızın her alanında, en azından ailelerimizde olduğu gibi gidiyor işler bence. Evin “reisi” erkekler gözüküyor ama her şeyi kadınlar yönetiyor ya? İşte otomotivde de durum bence aynı.
Ben; her başarılı erkek genel müdürlerin arkasında mutlaka daha başarılı kadın yöneticilerin olduğunu gözlemliyorum…