“Filosist olarak iş modelimiz, şirketlerin veya kurumların “Özmal” dediğimiz, yani ruhsat sahibi olarak kendilerinin olan araçların uçtan uca operasyonel ve finansal yönetimini yapmak. Bu ne demek diye açacak olursak, Filosist’in kiralama şirketlerinden tek farkı, araçların kiralama şirketinin değil, kurumun kendi özmalı olmasıdır. 
 
Şirketlere sağlanan hizmet nedir?
“Kiralama sektörünün adet olarak en tepe noktası olan 376.000 adedi, Türkiye’deki şirketlerin kullanmış olduğu araç adedi ile kıyaslandığında %12’lik bir penetrasyonu ifade etmektedir. Bir diğer deyişle, kiralama sektörünün en yüksek adede ulaştığı dönemde, şirketlerin kullandığı her 100 araçtan sadece 12 adedi kiralık araç anlamına gelmektedir. Bu da demek oluyor ki her 100 araçtan 88’ini şirketlerin hala kendisinin satın aldığını göstermektedir. Biz bu motivasyonla yola çıkarak ki -ben de 22 yıldır Kiralama Sektöründe üst düzey görevler almış ve start-up’lar yapmış biri olarak-, ortağım Tuncer Çakar ile birlikte yola çıkarak, yaklaşık 2.700.000 adet Özmal aracın yönetiminden kaynaklanan iş yükünü şirketlerin üzerinden almaya karar verdik ve Filosist’in hikayesi de bu şekilde başlamış oldu.
 
Bu süreçte nasıl çalışıyorsunuz?
“Filosist olarak, şirket ya da kurumların kendi Özmalı olan araçların, Bakım-Onarım, Hasar Yönetimi, Ücretsiz ve sınırsız İkame Araç Hizmeti, Lastik tedarik ve Otel hizmeti, Trafik Cezaları takibi ve ödenmesi, Muayene takibi ve randevuların alınıp yaptırılması hizmeti, Kasko ve Trafik Poliçeleri yönetimi gibi tüm süreçlerini biz yönetiyoruz. Bu süreçleri yöneterek 2 ana unsurda çok ciddi fayda sağlıyoruz. Bunlardan ilki Operasyonel Konfor ki, tüm bu süreçleri Filosist’in otomotiv tecrübesi olan ekibi yönetmekte. İkinci fayda ise, maliyet avantajı. Otomotiv markalarının satış sonrası ile yaptığımız anlaşmalardan ötürü, hem periyodik bakımlarda hem de hasarda ve buna ek olarak da hasar süresince ücretsiz sunduğumuz yedek araç hizmetiyle çok ciddi oranlarda maliyet avantajı sunmaktayız. Hasar yönetimini, teknolojik alt yapı ve sistematik, algoritmik bir altyapı sayesinde sağlayarak, şirket araçlarının gereksiz parça değişimlerinden kaynaklanan 2.el değer kaybını önlüyor, aynı zamanda da Kasko Poliçesi Hasar/Prim dengesini minimumlarda tutarak bir sonraki yıl Kasko Poliçesi bedelinin düşmesine katkı sağlıyoruz. Aynı mantık araçların periyodik bakımlarında da geçerli olup, tüm kararlar algoritmik alt yapısı olan yazılımımız ve profesyonellerimiz tarafından veriliyor.
 
Dünyada bu tür örnekler var mı hangi ülkelerde yaygın?
Dünya’da Filo Yönetimi’nin güzel örnekleri mevcut. Fakat Türkiye’de Filo Yönetimi denince akla sadece Araç Takip Sistemleri gelmekte. Halbuki Filo Yönetimi’nin gerçek anlamının araç takip sistemi ile uzaktan yakından alakası bulunmamaktadır. Bizim Telematic diye daha geniş bir anlam yüklediğimiz araç takip sistemi, Filo Yönetiminin barındırdığı 25-30 unsurdan sadece bir tanesi. Nitekim Amerika’daki örnekleri de tıpkı Filosist gibi, araçların uçtan uça operasyonel ve mali yönetimi yapan sistemler. Amerika dışında Almanya ve Hollanda Filo Yönetim Sistemlerinin uygulandığı ülkelerin başında geliyor.
 
 
Filo kiralama sektörünü genel olarak değerlendirir misiniz? Bu yılın zorlukları neler?
“Geçen seneki krizle birlikte, artan döviz kuru, faizlerin yükselişi ve buna mukabil sıfır araç satın alımına olan erişim filo kiralama şirketlerini epey zora soktu. Bunun yanına bir de bir çok filo kiralama şirketinin finansman modeli olarak kullandığı Balon Ödemeli Kredilerin ödenememesi sürece tuz biber ekti. Balon kredideki esas prensip, vade sonuna kredinin %30 ya da %40’ını tek seferde ödenmek üzere yayarak, kiralama süresince ek sübvanseye mahal vermeyecek eşit kredi taksitleri oluşturmaktır. Kiralama şirketleri de kredinin sonundaki balon ödemeyi, araç kiradan döndüğünde satarak finanse ederler ve krediyi kapatırlar. Fakat geçen seneki kriz, araçların döviz bazında değer kaybetmesine yol açtığından, Filo Kiralama şirketlerinin araçlarını satsalar bile balon ödeme miktarını karşılayamamalarına sebep oldu.
 
Vural Ak uyarmıştı!
 
“Intercity’nin sahibi Vural Ak, bu ince hususu birkaç kez dile getirip sektörü uyarmasına karşın, filo şirketleri bunları kulak arkası yaptı ve sonucunda Vural Ak’ın uyarılarının ne denli haklı olduğu ortaya çıktı. Eğer siz bir Filo Kiralama şirketiyseniz ve filonuzdaki kontratların % 70’inden fazlası Euro bazlı ise 2 şeyi yapmanız şarttır. Birincisi, araç 2.el değerini dönem sonunda Euro bazında hesaplayıp maliyet tablosuna yansıtmak. İkincisi ise mutlak ve mutlak Euro Borçlanmayı belli bir oranda Hedge etmek. Bunu yapmazsanız bu tip kriz ortamlarında zora düşmeniz kaçınılmazdır.”
 
 
2019 yılı filo kiralama sektörünün seyri açısından nasıl bir gidişat gösteriyor?
2019 yılı sektörün epey küçüleceği hatta yıl sonunda 200.000 adet bandına yaklaşacağı bir yıl olacak kanaatimce. Filo Kiralama şirketleri sıfır aracı almak için yeterli finansman bulamadıklarından, parklarındaki kiradan dönmüş araçları tekrar kiraya verme yolunu seçtiler. Bu yöntem belli bir süre sürdürülebilir ancak günün sonunda o aracı mutlaka satmalısınız ki içeriye nakit girebilsin. Araç satılmadığı sürece Filo Kiralama şirketi o aracı fonlamaya devam ediyor demektir. Sektörün yeniden canlanabilmesi için, öncelikle faizlerin düşmesi gerekmekte. Ancak faizler geri gelse bile sıfır araç fiyatlarındaki yükseklik, “makul bir kiralama bedelinin ortaya çıkmasına her zaman engel olacaktır. 
 
Filo kiralama şirketlerinin içinde bulunduğu durum ortada bu anlamda bir çözüm reçeteniz var mı?
 
“Çözüm, sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme için önce küçülmek. Sonrasında doğru finansman modelleri ve bu finansman modelinin araç maliyet tablosuna gerçekçi bir şekilde uyarlanması, araç üzerindeki operasyonel ve işletim maliyetlerinin doğru tespiti, gerçekçi yani hayale dayalı olmayan bir araç 2.el değerlemesi ve de nakit akımının ne olduğunun ve öneminin farkına varılması.
Şirketlerin artan kira bedellerinden ötürü, satın almanın daha avantajlı olduğunu fark ettiklerini ve de hızla araç kiralamak yerine satın almaya yöneldiklerini belirtmek isterim. Bu trend, faizlerin de en az 3 yıl makul seviyelere inmeyeceğini öngördüğümüzde, uzun yıllar satın alma lehine devam edecektir.”