“OSS olarak bu sene 28. yılımızı kutlayacağız. OSS, gördüğünüz üzere 247 üyesiyle toplam 5 milyar dolarlık bir pazarın yüzde 80 anlamında temsilciliğini yapıyor. Bu üyelerimizin 131 tanesi dağıtıcı, 116 tanesi de üretici kimliğine sahip. Dağıtıcılardan kastımız şu; bu işin ticaretini yapan, alımını ve satımını yapan üyelerimiz. Genel anlamda derneğin de temsil ettiği esas yapı bu OSS olarak. Ve üreticilerimiz tabii ki olmazsa olmaz. Bunların bir kısmı sizlerin çok yakından bilmiş olduğu araç üreticilerine ürün veren ulusal markalar, uluslararası markalar. Bir kısmı da sadece ve sadece aftermarket’e üretim yapan markalar. Pazarın büyüklüğünü 5 milyar dolar olarak söyledik ama aslında bu kademeli bir pazar. Üretici, dağıtıcı, perakendeci, servis ve son araç kullanıcısına inen bir pazar olduğu için toplam pazarın son tüketiciye indiğinde 6 milyar doların biraz üzerinde olduğunu biliyoruz. Ve toplamda da 75 binin üzerinde bir istihdam sağlıyoruz. “
 
“Bu konuyla ilgili çok iddialı tek başımıza sadece tedarik sanayi olarak 50 milyar dolarlık bir ihracat yapabilmemiz mümkün. Sadece dünyaya yedek parça satarak bu mümkün. Bunun için de açıkça söylemek gerekirse herhangi bir kamusal destek herhangi bir destekten daha çok sadece gerçekten sektörün genel anlamdaki biraz konsolidasyonu, biraz bir araya gelmesi. Burada STK’ların çok önemli bir rolü var. Biz bunları da yapıyoruz ki bunu organizasyonlarımız da toplantılarımızı anlatıyoruz, mümkün. Biz bu noktada otomotiv sektöründe sadece tedarik sanayinin 12 milyar dolardan 50 milyar dolara gelmesiyle ilgili formülleri tüm kamu kuruluşlarına tüm STK’lara sunumlarımızla aktarmak için hazırız. Özellikle bu noktada yatırım yapacak hem ulusal firmalarımız hem de uluslararası firmalarımıza da görüşmeler halindeyiz.
 
“2023 beklentilerine baktığımız zaman genel anlamda sektörümüz tabii ki birazcık daha böyle bu noktalarla ilgili biraz konservatif, hani biraz hani öngörülerini söylerken ilk çeyrek ve seneyi biraz daha farklı söylüyor. Ama hani doğal olarak talebin hâlâ devam ettiği, büyümenin devam edeceği hem adetsel bazda hem de ciro bazında bir artışın söz konusu olduğu bir yer açıkça söylemek gerekirse sektör ve pazar içerisindeyiz. Genel anlamda biraz önce söylediğim gibi, tabii ki özellikle ihracat pazarlarındaki adetler geçtiğimiz yıl kadar hareketli değil. Tedarik zincirindeki kırılma bir nebze olsun çözülmeye başlandı. Bu noktada yeni gelen siparişler de biraz daha artık talebe göre olmaya başladı. Çünkü eskiden talep tahmin edilemediği için çok daha fazla siparişler veriliyordu.”
 
“Elektrikli araca yönelik bir teknolojiyle üretileceği için bu rakamlarda biraz daha azalma ön görülüyordu. Ama şu anda bizim elimize gelen öyle veriler var ki aslında elektrikli araçlarda tahmin edildiği kadar ucuz değil. Yani bugün özellikle OSD’nin bir önceki başkanı Haydar Bey’in bir açıklaması vardı. Biz elektrikli otomobil üreteceğiz ama binemeyeceğiz demişti. Aynen öyle maalesef şu anda elektrikli arabaların maliyetleri mevcut konvansiyonel dediğimiz araçlara göre iki katı civarında. Yani bu da şunu gösteriyor. Bu maliyetlerle istenen rakamlara ulaşılamayacak. Bu maliyetlere ulaşabilmesi için de bu teknolojilerden vazgeçilecek. Yani öyle ya da böyle biraz daha ürünleri uygunlaştırabilmek ve bu aracın maliyetlerini biraz daha olsun düşürebilmek amaçlı yedek parçaların daha uygun şekilde daha bildiğimiz teknolojilerle tekrar üretilmesi söz konusu. Onun için aslında burada kayıp gibi gözüken kırmızıların da çok kayıp olmayacağı yönünde görüşler var. Onun için aslında pazar 2035’e kadar büyük bir değişim içerisinde değil. Yani elektrikli araçların otomotiv satış sonrasındaki pazara yakinen takip etmemize rağmen, Türkiye’de bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıl 7 binin biraz üzerinde araç satıldı. Yani hala istenen seviyede değil. Onun için biz Türkiye olarak bunu çok yakından takip ediyoruz, bütün bu gelişimi hep beraber görüyoruz ama bir yandan da tüm hazırlıklarımızı yapıyoruz. Özellikle ürün grupları bazında, servis ve onarım tarafında bu ürünlerin geliştirilmesi tarafında.
 
“Ve çok defa dile getirdiğimiz konulardan bir tanesi de kargo maliyetleri. Artık yedek parçanın ve servisin maliyetlerini geçmiş durumda olduğu durumlar var. Herhangi bir filtreyi aldığımız zaman, A noktasından B noktasına götürdüğümüz zaman filtrenin maliyetinin iki katı kadar ya da bir radyatör maliyetinin yüzde 50’si kadar kargo maliyetleri ödemekteyiz. Bu kargo maliyetlerindeki artış da biraz pazarın az oyuncuyla olmasından kaynaklı olabilir. Çünkü genel anlamda hesabını kitabını iyi bilen bir sektör. Bu noktada maliyetlerin alt kırılımlarına baktığımız zaman; ne akaryakıt fiyatlarıyla ne de işçilik fiyatlarıyla maalesef karşılaştıramıyoruz. Bu noktada buna bir anlam veremiyoruz. Bu da sektörümüzde bütün oyuncular tarafından dile getirilen bir nokta.”