Oyak Renault Otomobil Fabrikaları, 2018 yılında başlattığı “Sıfır Kaza, Sıfır Hata” vizyonuyla iş sağlığı ve güvenliği kültürünün bileşenlerini bir çatı altında topladı. Bu vizyon, Oyak Renault üst düzey yöneticilerinin taahhütleriyle başlayarak yapılan yoğun ve kapsamlı iletişim faaliyetleriyle tüm çalışanlara ve fabrika sınırları içinde bulunan tüm paydaşlara kadar indirgendi. 

İş sağlığı ve güvenliği ile ergonomi alanında yıl içerisinde yapılan bütün iyi uygulamalar, Oyak Renault’nun İSG birimi tarafından düzenlenen yarışmalarda değerlendirilerek ödüllendiriliyor. Aynı zamanda fabrika bünyesinde, her yıl belirlenen bir konuda yapılan resim yarışmasıyla da çalışan çocuklarının konuya yönelik farkındalıklarının artırılması hedefleniyor.

Aoun: İş sağlığı ve güvenliği her zaman önceliğimiz oldu

Oyak Renault’da iş sağlığı ve güvenliğini üretim prosesinin merkezinde konumlandırdıklarını belirten   Oyak Renault Genel Müdürü Dr. Antoine Aoun, konu ile ilgili değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi. “Türkiye’nin lider otomobil üreticisi olarak ülke ekonomisine katkı sağlayan Oyak Renault, bu başarılara “bir çalışan markası olarak” sahip olduğu insan kaynağı ile imza atmıştır. Oyak Renault ailesine mensup çalışanlarımız, şirket kültürümüz içerisindeki en yüksek değeri ifade etmektedir. Bu yüksek değere yakışır bir şekilde İş Sağlığı ve İş güvenliği konusunda sıfır iş kazası şirketin dikkate aldığı en önemli hedeftir.  Bu nedenle sloganımız öncelikle aktivitelerimiz içerisinde bulunan her bir çalışanımız için “sıfır kaza”, sonra müşterilerimiz için “sıfır hata”dır. İş güvenliği sadece üretim süreci içinde kurallara uymaktan ibaret değildir. İş sağlığı ve iş güvenliği, odağında insan olması sebebi ile sadece iş yerini ve çalışanlarını değil, toplumun tamamını ilgilendiren bir konudur. Güvenli davranışın sergilenmesi, güvenli ortamın tesis edilmesi ve tüm bireyler tarafından bu konuda sürekli katkı sağlanması bu alanda oluşturulan değerler sayesinde mümkündür. İş güvenliği konusundaki gereklilikleri de birer “kural” olmaktan çıkarıp bir “yaşam biçimine” dönüştüren de yine aynı değerin yarattığı kültürle mümkündür.”