ODD Yönetim Kurulu Başkanı E. Ali Bilaloğlu ve ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce’nin katıldığı toplantıda, otomotiv sektörünün değerlendirmesi yapılırken, 2019 yılına ilişkin beklentiler de paylaşıldı. ODD Yönetim Kurulu Başkanı E. Ali Bilaloğlu gazetecilerin sorusu üzerine “sektörün acil müdahaleye ihtiyacının olduğunu” söyledi ve inşaat sektörüne sağlanan kolaylığın anımsatışması üzerine de “keşke kolaylığı otomotive de sağlasalar” dedi. 

“Otomotiv sektörü ekonominin bir yansımasıdır “

Otomotiv sektöründeki büyüme ve küçülme trendlerinin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonominin ve büyümenin bir yansıması olduğunu söyleyen Bilaloğlu, “2018 yılına baktığımızda, ilk 3 ay pozitif başlayan bir ekonominin ve büyümenin bir sonucu olarak sektörde yüzde 2,17 artış gerçekleşti. Ancak döviz kurlarındaki ve faizlerde meydana gelen volatilite ve artış sonucu ikinci çeyrekte yüzde 20’lik, üçüncü çeyrekte ise yüzde 51’lik daralma gerçekleşti. Seneye de bu görünümün devam edeceğini varsayıyoruz. Yeni Ekonomi Programında da belirtildiği üzere 2019 yılı Türkiye ekonomisinin dengeleneceği bir geçiş yılı olacak. Otomotiv sektörü de Türkiye’nin lokomotif sektörü olarak aynı şekilde etkilenecektir. 

 “Hassas bir süreçten geçiyoruz”

Otomotiv pazarına dair verileri de aktaran Erce, “Satış adetleri bakımından 2017 sonu itibarıyla dünya genelinde 18, AB ülkeleri arasında da 6’ıncı sırada olan bir pazara sahibiz. Üretim bakımında da dünya genelinde 14 ve AB ülkeleri arasında 5’inci sıradayız. Ancak bugün Ali Bey’in de belirttiği gibi, 1 milyon adetlere ve son yıllarda sürdürülebilir bir piyasa seviyesine ulaşan otomotiv pazarı bu yıl ciddi bir daralma yaşıyor. Geride bıraktığımız 9 aya baktığımızda, 480 bin adetlik satışla, bir önceki yılın aynı döneminde gerçekleşen 647 bin adetlik satışa oranla yüzde 26 oranında bir daralma görülüyor. Öyle sanıyoruz ki, yıl sonunda 600 bin adetler seviyesinde bir pazar gerçekleşecek.” dedi. 

Türkiye otomotiv pazarı, potansiyelinin gerisinde

Otomobil sahipliği oranları, yaşlı araç parkı ve iç pazarın potansiyeline dair de veriler aktaran Erce, “Ancak aslında Türkiye, önemli bir iç pazar potansiyeline sahip. Dünyadaki otomobil sahipliği oranlarına baktığımızda bunu daha net görebiliyoruz. Türkiye’de kişi başına düşen otomobil sahipliği 199 adetle, Batı Avrupa ortalamalarının çok altında. Aynı şekilde araç yaşına göre baktığımızda; binek otomobilde araç parkında yer alan 20 yaş üstündeki araç sayısının yaklaşık 4,3 milyon adet olduğunu, 16-19 yaş arasında araç sayısının ise yaklaşık 1,5 milyon adet olduğunu, yani bir başka değişle yaklaşık yüzde 34’ünün 16 yaş ve üstü olduğunu görüyoruz” dedi. 

Otomotiv İç Pazarının Desteklenmesi ve Ekosisteminin Korunması Çok Önemli

Otomotiv Ekosisteminin korunması gerektiğine dikkat çeken Erce, şunları söyledi: “Son yıllarda yaratılan iç pazar, ana ve yan sanayinin başardığı üretim ve ihracat, bunların da ötesinde tüm sektörün ana oyuncuları ve bağlı sektörleriyle yarattığı istihdam ülkemiz için çok kıymetli. Otomotiv, peşinden birçok sektörü sürüklüyor olmasıyla da önemli bir konumda. Ülkemizin lokomotif sektörlerinden otomotivin ihtiyacı teşvik programlarının yanı sıra iç pazarı yeniden 1 milyon seviyelerine taşıyacak politikaların geliştirilmesi, güven ortamı ve istikrarın sürdürülebilir kılınmasıdır. Önümüzdeki dönemde de otomotiv ekosisteminin korunarak geliştirilmesi, küresel otomotiv arenasında sektörümüzün rekabet gücünün devamlılığı ve desteklenmesi adına çok önemli.”