Karantinalı günlerde şüphesiz yeni bir dünyaya doğru yolculuk yapıyoruz. Ben artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağına inananlardanım. Şimdiden sonra bir cafede dipdibe oturacağımı ve baristanın karton bardağı avuç içiyle kapatıp bana verdiği kahve bardağına dudağımı süreceğimi hiç sanmıyorum. Gün içinde yeni tanıştığım biriyle tokalaşır mıyım bilmem ama gün içinde karşılaştığım arkadaşlarımla tokalaşıp öpüşeceğimi hiç sanmıyorum. Yakında her şey yoluna girdiğinde her sabah kalıp işe nasıl gideceğimi de bilemiyorum. Metro-metrobüs-otobüs ve minibüs kullanımlarında eskiye döner miyiz? Ya da yeni çağın trendi olarak sunulan saatlik kiralanan elektrikli scooter veya saatlik araç kiralama şimdi yeni dünyanın seçenekleri olabilir mi?
Yeni bir dünyanın eşiğinde 2 aylık bir hazırlık aşamasında olduğumuz kesin. Bu dünyanın; yeni iş koşulları, yeni yaşama ve çalışma biçimleriyle karşı karşıya geleceğiz. Evlerimizde sıkıldığımızı hatta  çok sıkıldığımızı söylüyoruz.  Aslında daha önce sıkıldığımız her şeyi çok özledik. Nazlandığımız, burun kıvırdığımız, istemeden yaptığımız her şey şimdilerde burnumuzda tütüyor. İnanın evlerden çıkıp iş çarına geri döndüğümüzde bir süre sonra da bu sıkıldığımız günleri düşünüp; “ aslında ne güzel günlermiş” diyeceğimizi de biliyorum. Şimdi bu bakış açısıyla “evdeki zamanın kıymetini bilerek” tadını çıkartmaya ve zaman zaman tımarhaneye dönen ortamlardan güzel anılar biriktirmeye çalışıyorum. 
Ev ve iş hayatımızdaki bu değişen alışkanlıklarımız, “yeni dünya haberciliği”ni nasıl etkileyecek? şimdiden kestirmek çok zor. Ama değişiklik olacağı kesin. Online toplantılar, lansmanlar ve röportajların hayatınızda bundan sonra da olacağı şüphesiz. Her şeyin bir şekilde “haber” olduğu süreç yaşıyoruz. Örneğin; bu süreçte gitar çalan veya evinde tiktok videoları çeken bir yönetici haberi de yapılıyor. Bu geçmişte “magazin” olarak algılanırdı. Şimdi “pandemi sürecinde” olduğumuzdan “normal habermiş “ gibi  karşılanabiliyor.  Tabi şimdi “pandemi sürecindeyiz” diye eski süreci unutmak, yok saymak durumunda da değiliz. Gazeteciliğin en önemli unsurlarından birisi “fikri takip”tir. Gazeteci; soran, sorgulayan, takip eden ve en önemlisi “unutmayan” ve haberi ötelemeyendir. Bu süreçte gündemimizde olamayan her konu aslında haber ajandamızdadır. Yerli otomobil de, iç ve dış yatırımlar da, 2.Eldeki dalgalanmalar da, bayilerdeki sorunlar da hepsi haberdir. En azından takibi gerektirir. Yani “tiktokcu yönetici” kadar hepsinin de haber değeri vardır…  Bu süreçte “şu haberdir bu haber değildir” diye haber dizayn etmek de bence doğru değil. Başa dönersek, yeni dünya düzeninde hayatımızda ve  iş hayatımızdaki kariyer değişiklerimize de alışmalı, ayak uydurmalıyız. Biz insanlık olarak bu virüsten kurtuluruz; asıl sorun insanlık olarak; ötekileştiren, kabaran, içi boş egomuzdan nasıl kurtulacağımızdır…  
 
ODD ONLİNE BASIN TOPLANTISI
 
Otomotiv Distribitörleri Derneği (ODD) 6 Mayıs’ta online bir basın toplantısı düzenleyerek Nisan ayı sonuçlarını açıklayacak. Bir grup gazeteci arkadaşa davet gitmiş. Bir çoğuna da gitmemiş. Ben de daha önce ODD Genel Başkanı Ali Bilaloğlu’nu farklı konularda eleştirdiğim için şu tarihe kadar bana da davet gelmedi. Beni ve diğer arkadaşları davet etmedikleri için eleştirecek değilim. Başkan ve ekibi kendisine yakışan seviyede davranmışlar. Çapları bu kadarmış, anlayışla karşılıyorum…
 
OTODERGİ YİNE ŞAŞIRTTI
 
Aylık otomobil dergisi OTODERGİ geçen ay alışılmışın dışında maskeli bir kapakla çıkmıştı. Mayıs ayında da farklı bir kapakla basılı ve dijital olarak Turkcell Dergilik’ten yayınlandı. Otomobil fenomeni Doğan Kabak’la röportaj yapan OTODERGİ kapağında da Doğan Kabak’a yer verdi.  Yıllardır çıkan dergi böylece içinde yaşadığımız şu olağanüstü günlerde ilk kez otomobil değil insan kapağı ile dikkat çekti. 
 
RENAULT MAİS’TEN SESSİZ DESTEK
 
Nisan ayı başında bu zorlu süreçte otomotiv basınını destekleyeceğini paylaşan marka ve yöneticilerine kendim ve meslektaşlarım adına teşekkür etmiştim. Sadece ben değil, bir çok arkadaşımız da bu duyarlı davranışa sosyal medyadan ve mecralarından alkış tutmuştu. 2019’un büyük bir bölümünde, 2020’de de yaşadığımız olumsuz sürece rağmen reklam iletişimini kesmeden “sessiz sedasız” devam eden Renault Mais, bence en büyük teşekkürü ve alkışı hak ediyor. Uzun soluklu ve istikrarlı bir şekilde  otomotiv medyasının yanında durmaya devam ettiği için… Kimse yazmaz, ben yazayım dedim… Sessiz destek yapılınca “görevmiş gibi” algılanmasın…