Yaklaşık 20 yıldır “içinden otomobil geçen yazılar” yazıyorum. Bu başlık altında köşem vardı. Ne yazarsam yazayım içinden hep otomobil geçti. Sektörü de, aşkı da, sevdayı da, trafiği de hep içinden otomobil geçirerek yazdım. Kötü geçen bir 2016’nın ardından yılbaşı gecesi bu gün için ne yazacağımı düşünürken; içinden umut geçen bir yazı yazmayı düşledim. Ta ki gece yarısı terör saldırızı haberini alana kadar. Şimdi ne yazsam bana boş ve anlamız geliyor. Hiç bir şeyin anlamı ve önemi yok bu saatten sonra. 2016’nın nasıl kapandığını mı yazayım, 2017’deki pazar payları değerlendirmelerini mi? Sektör beklentilerinin ne önemi var diyeceğim ama haber yapıyoruz işte. Ne yazık ki “hayat devam ediyor” klişesi çıkıyor karşımıza. Evet hayat devam ediyor; bu yaşadığımıza “hayat” denirse eğer. Oysa 24 saat önce 2017’de her şeyin gönlümüzce olması; acı ve kederlerin 2016’da kalması dileğini paylaşmıştık birbirimizle. Hevesimiz de kursağımızda kaldı umutlarımızla. Muhtemelen haftaya bu köşede 2017 ile ilgili “içinden otomobil geçen” bir yazı yazacağım. Şuandaki ruh halim bu… Yazasım değil hiç yazmayasım var aslında. Umarım bu son saldırı, son kayıplar ve son ağıtlar olur. Ben işimi yapar içinden otomobil geçen bir yazı yazarım. Ne desem boş; kelimelerin tükendiği her şeyin anlamını yitirdiği bir ortamda yaşamaya çalışıyoruz.
Milli Piyango’dan bir şey çıkmamış olabilir; ama şu an yaşamamız bile piyango olabilir.