acelik @ otomobilgazetesi.com

Gazeteciliğin en önemli unsurlarından biri de fikri takiptir. Yani bir haberin devamındaki gelişmeleri de belli bir zaman sonra haber yapmak. Spor, magazin, aktüalite gibi haberin türü tarzı ne olursa olsun, gazetecinin onu izleyip daha sonra haber yapmasıdır. Çok önemli bir unsurdur. Otomotiv’de fikri takip neredeyse yok gibidir. Yıl başında yapılan toplantılardaki pazar payı ve satış hedefleri yıl sonunda hiç sorgulanmaz. Ya da satış başarısının veya başarısızlığın ardındaki gerçekler haber yapılmaz nedense. Uzun zamandır otomotiv gazeteciliğindeki bu fikri takibe takılmış durumdayım. Bu yıl en azından kendi adıma bu yazdıklarınımın bir bölümünü hayata geçirmek hedefim. Çok basit ilk üç ayda verilen röportajlardaki demeçleri “kara kaplıya” yazıp yıl sonunda “neydi ne oldu”nun haberini yapmak mesela. Örneğin; Renault elektrikli otomobil üzerine iletişim yapmıştı. Ne oldu? Peugeot 40 bin hedef açıklamıştı ne oldu? Filo satışlarında “bu yıl lideriz” diyenler ne durumda? Pick-up lansmanlarında “liderliğe geliyoruz” diyen pazarlama müdürlerinin hangisi doğruyu söyledi. Ticari araç rekabetinde “bu yıl 1 numarayız” diyenler kaç Numara ile yılı noktaladı? Bu ve bunun gibi onlarca soru çıkar ortaya. Yani yıl sonu eğlenceli bir yazı daha bekliyor bizi.

Sektör eleştiriye açık mı?

Bu tartışma ışığnda da sormak istiyorum. Otomotiv sektörü eleştiriye açık mı? 14 yılı bir fiil haftalık otomobil dergi yöneticiliği olmak üzere 20 yılı bulan otomobil gazeteciğimin tecrübesiyle bu soruya “ne yazık ki hayır” yanıtını verebiliyorum. Çünkü işin daha çok ekonomisiyle ilgilenen günlük otomotiv gazetecillerini bir tarafa bırakırsak. Aylık basılı ve dijital dergilerle internet haberciliğinde “eleştiri” yok. Tabi “haklı ve yerinde ve objektif” eleştirilerden sözediyorum. Subjektif nedenlerle yapılan sığ eleştirilerden değil. Aylık basılı dergiler “proje”ye, aylık dijital dergiler de ilan ve lansman davetine konsantre olmuş durumundalar. İnternet portalları zaten “bülten” üzerine dayalı bir sistemde ilerliyorlar. Geriye de “günlük gülistanlık” bir otomotiv sektörü kalıyor. Bir de son yıllarda youtube üzerinden yapılan otomotiv yayıncılığ var. Sadece övgüye dayalı. Tüm otomobiller dört dörtlük. İş böyle olunca da bu satırların yazarı bu sayfada bir marka veya PR’cıyı övse “hayrola neden övdün”, eleştirse “hayrola neden eleştirdin” diye soruluyor ne yazık ki. Çünkü gerçek gazeteci refleksiyle hareket edilmiyor ne yazık ki… Oysa, devamlı takip edenler anımsayacaklardır,I bir hafta öve öve bitiremediğim, Volvo ve PR şirketini tam 7 gün sonra yanlış gördüğüm bir uygulamasıyla alabildiğince eleştirdim. Evet bazen kantarın topuzunu kaçırıyorum, bazı marka yöneticilerini üzüyorum ama bu işin “fıtratında” bu da var ne yazık ki…  Bazen de ben çok üzülüyorum…

BU YAZI 19 EYLÜL PAZARTESİ GÜNÜ YENİ BİRLİK GAZETESİNDE YAYINLANMIŞTIR.