acelik @ otomobilgazetesi.com

Birkaç haftadır otomotiv ve PR konuları üzerinde yazıyorum. Eleştiri okları genelde otomotive bakan PR şirketleri üzerinde yoğunlaştı. Bu hafta da çuvaldızı bize yani “otomotiv basınına” değdirelim bakalım; neler olacak?..

Otomotiv gazeteciliğinin her alanında kalem oynattım. Haftalık otomobil dergisi OTOHABER’i 15 yıl Genel Yayın Yönetmeni olarak yönettim. Bu anlamda da ayrı bir rekorun sahibiyim. Aylık dergiler çıkarttım, halen çıkartıyorum. Şu an okuduğunuz gibi günlük gazetede otomotiv editörlüğü yapıyorum. 16 yıldır yayın hayatını sürdüren bir otomobil haber portalının kurucusuyum. 5 yıldır da aylık dijital otomobil dergisi çıkartıyorum. 4-5 Tv kanalına canlı ve banttan yayınlanan otomobil programları hazırladım, sundum. Bunları, bundan sonra yazacaklarımı “bu tecrübelerle yazıyorum” diye not düştüm, egodan değil yani:) 

İşte bunca yılın tecrübesiyle söylüyorum ki; otomotiv basını hiç bu kadar dejenere olmamıştı. Dijital yayıncılığın yaygınlaşması ve bir çok “meslektaşımız”ın işsiz kalması rotayı; internet sitesi veya aylık dijital dergiciliğe  çevirdi. İş böyle olunca her işsiz kalan arkadaşımız; ya bir gecede kurulan internet sitesiyle, ya da “tek kişilik dijital dergiciliği” ile “yayın yönetmeni” olarak sektördeki yerini korumayı amaçladılar. Otomotiv sektöründe “marka-basın mensubu” ilişkisi  özellikle dijital tarafta biraz “feodal bir yapı” içeriyor. Sıkca yaşanan seyahatler ve uzun yıllara dayanan ilişkiler sayesinde yalandan da olsa bir “arkadaşlık“  ilişkisi, istismar ve menfaat rayına oturmuş gidiyor. İki taraftan biri sektör değiştirdiğinde anında bitecek olan “arkadaşlık” temeli sağlıksızca yıllarca sürebiliyor. Tabii işin içine “hatır” giriyor, genel müdürlere kadar uzanan bir zincirde atılan “taciz mailleri” giriyor ve anlamsızca yapılan garipce eleştirilen marka haberleri giriyor. Bu artık dejene olmuş ilişkiler yumağı;  bülten isteme ile başlayan ilişki, sonrasında test otomobili, ardından lansmanlara zorla davet ettirme çabası ve  sonra  da reklam isteme zincirin son halkasını oluşturuyor. Sıradan bir internet sitesi kuran,  basın bültenlerini aynen yayınlamanın dışında  başka yayıncılık yapamayan  onlarca “yayıncı” otomotiv sektöründe bu şekilde var olmaya çalışıyor.  Her site kuran trafikte google’a rakip oluyor bunu da fütursuzca markalarla paylaşıyor! Neyse ki Alexa gibi bir çok site var da trafiği öğrenmek  artık sır değil... Benzer bir durum da dijital dergililik sektöründe var. Şu an tam olarak sayılarını ben bile bilemesem de; sayıları 10’u geçen dijital dergici arkadaşlarımız kendi çaplarında bir mücadelenin içindeler. Tek başlarına aylık dergi çıkartarak “var olmaya” çalışıyorlar. Lansman, test otomobili ve reklam üçlemi burada da kendini gösteriyor. Markalar, dijital dergi sayısı bu kadar çok olunca hemen geri adım attılar. Nedeni ise ne yazık ki yine dijital dergi çıkartan arkadaşların “taciz atışları”. Şimdi bu nedenle aylık dijital dergilere ilan veren markaların sayısı 2-3’ü geçmiyor... İş böyle olunca da sözde aylık dergi ya ayın 15’inden sonra çıkıyor 1-2 ilanla çıkıyor ya da hiç çıkmıyor. Çıkmış gibi yapıyor...  Raporlara gelince de hepsini her ay yüzbinlerce okunuyor! Tıpkı internet sitelerinin trafiği gibi. “Sanal dünya” ne yazık ki, “yalan dünya”  olmuş, herkes de doğruyu biliyor ama herkes de nedense idare ediyor.

İşte bu sağlıksız yapı şimdilerde içinden çıkılmaz bir hal aldı. Anlayacağınız bu konu daha çok su götürür... Haftaya devam...    

NOT: BU KÖŞE YAZISI 11 TEMMUZ'DA YENİ BİRLİK GAZETESİ'NDE YAYINLANMIŞTIR