Otomobil tutkunlarının merakla beklediği fuarda BMW, Neue Klasse’nin ilk seri üretim modeli olan Yeni BMW iX3’ü tanıtacak; MINI ise Deus Ex Machina iş birliğiyle geliştirdiği iki özel John Cooper Works konsept modelini sahneye çıkaracak. Sürdürülebilirlik, fuarın ana odağını oluştururken elektrikli güç üniteleri, ikincil materyal kullanımı ve verimlilik odaklı tasarımlar BMW Group’un çevre dostu mobilite vizyonunu vurgulayacak.
 
 
Yeni BMW iX3: Neue Klasse ile Geleceğin Tamamen Elektrikli SAV’ı
BMW’de yeni bir dönemin başlangıcı olan Neue Klasse’nin ilk temsilcisi Yeni BMW iX3, sürüş deneyimi, tasarım ve teknolojide tüm ürün yelpazesine ilham olacak tamamen elektrikli bir SAV (Sport Activity Vehicle) olarak yollara çıkıyor.
 
BMW Group Yönetim Kurulu Başkanı Oliver Zipse yaptığı değerlendirmede Neue Klasse’nin BMW Group’un geleceğe yönelik en büyük ve en iddialı projesi olduğunu belirterek; “Bu projeyle birlikte sadece yeni bir otomobil neslini değil, aynı zamanda tamamen yeni bir teknoloji platformunu hayata geçiriyoruz. Elektrifikasyon, dijitalleşme ve döngüsel ekonomi alanlarında attığımız adımlar, sektörümüzde çıtayı yeniden belirleyecek. Yeni BMW iX3, bu vizyonun ilk somut örneği olarak yalnızca modern tasarımı ve etkileyici sürüş dinamikleriyle değil, aynı zamanda sürdürülebilir üretim anlayışıyla da fark yaratıyor. Müşterilerimize daha verimli, daha bağlantılı ve daha çevre dostu bir mobilite deneyimi sunarken, aynı zamanda BMW markasının köklü değerlerini geleceğe taşıyoruz. Neue Klasse ile BMW, bir çağın kapanıp yeni bir çağın başladığı noktada duruyor. Yeni BMW iX3’ün, bu yolculuğun başlangıç işareti ve bizi daha da ileriye taşıyacak güçlü bir dönüm noktası olduğuna inanıyoruz.” Dedi
 
·       Neue Klasse ile Yeni BMW iX3: Geleceğe Açılan Kapı
Altıncı nesil BMW eDrive teknolojisiyle donatılan otomobil, 108,7 kWh’lik silindirik hücreli batarya sayesinde 805 kilometreye (WLTP) kadar menzil sunuyor. 400 kW ultra hızlı şarj kapasitesiyle 10 dakikada 372 kilometreye kadar menzil sağlanırken, çift yönlü şarj (V2L, V2H, V2G) özelliği aracı mobil bir güç bankasına dönüştürüyor. Yeni BMW iX3 50 xDrive versiyonu, 345 kW/469 hp güç ve 645 Nm tork ile 0-100 km/s hızlanmayı 4,9 saniyede tamamlıyor. Elektrikli motorlar (arkada EESM, önde ASM), enerji kayıplarını yüzde 40 azaltarak verimliliği artırıyor.
 
Aracın “dört süperbeyin” elektronik mimarisi, dört yüksek performanslı bilgisayar üzerinden 20 kat daha yüksek işlem gücü sunuyor. Bu yapı, zonal elektrik mimarisiyle kablo karmaşasını azaltarak yazılım tanımlı araç konseptini temel alıyor. Heart of Joy sistemi, sürüş dinamiklerini elektrikli mükemmelliğe taşırken, Soft Stop teknolojisi günlük frenlerin yüzde 98’ini rejeneratif enerjiyle gerçekleştirerek en yumuşak duruşu sağlıyor. Otonom sürüş için yeni Otoyol & Şehir Asistanı, Park Asistanı ve dünyada ilk kez sunulan simbiyotik frenler, konfor ve güvenliği artırıyor.
 
·       Heart of Joy: Saf Sürüş Keyfi Yeni Bir Boyuta Taşınıyor
Neue Klasse’nin yenilikçi elektronik mimarisinde yer alan dört “süperbeyin”den biri olan Heart of Joy, aktarma organları ve sürüş dinamiklerini kusursuzca yöneten yüksek performanslı bir kontrol ünitesi olarak öne çıkıyor. Bu ileri teknoloji ünite; aktarma sistemi, frenler, enerji geri kazanımı ve direksiyon fonksiyonlarını koordine ederek, geleneksel kontrol birimlerinden on kat daha hızlı işlem kapasitesi sunuyor.
 
Heart of Joy’un üstün çekiş kabiliyeti ve BMW tarihindeki en yumuşak duruşu sağlayan eşsiz Soft Stop işlevi, aktarma organları, fren sistemi ve enerji geri kazanımının entegre yönetimiyle Yeni BMW iX3’ün verimliliğini zirveye taşıyor. Günlük sürüşte gerçekleştirilen frenleme manevralarının %98’i, sürtünmeli frenlere ihtiyaç duyulmadan yalnızca enerji geri kazanımıyla tamamlanıyor.
 
Bununla birlikte, Yeni BMW iX3; sürücü destek sistemleriyle entegre çalışan Symbiotic Drive özelliğiyle bambaşka bir sürüş deneyimi sunuyor. Sürücünün hızlanma, frenleme veya direksiyon hareketleri, yapay zekâ destekli yazılım sayesinde sezgisel ve akıcı bir şekilde entegre ediliyor.
 
Sonuç olarak, Saf Sürüş Keyfi’ni yeniden tanımlayan benzersiz ve unutulmaz bir deneyim ortaya çıkıyor.
 
·       Tasarımda Sade, Zamansız ve Güçlü Bir Duruş
BMW’nin yeni tasarım dilini yollara taşıyan ilk model olan Yeni BMW iX3, güçlü yüzey geometrileri, dikey böbrek ızgaraları ve krom yerine ışıkla tanımlanan far imzası ile modern duruşunu vurguluyor. Aerodinamik optimizasyonla Cd (sürtünme katsayısı) 0,24’e inen Yeni BMW iX3’ün iç mekânında kokpit çizgileri kapı panellerine akarak bütünsel bir alan yaratırken; geniş cam yüzeyler ve panoramik tavan ekstra ferahlık sağlıyor.
 
·       Dijitalleşmede Yeni Standart: BMW Panoramic iDrive
BMW Panoramic iDrive, dijital işlevler ile fiziksel kontroller arasındaki kusursuz uyumuyla, BMW’nin ikonik “eller direksiyonda, gözler yolda” felsefesini daha da ileriye taşıyor. Kabinde fiziksel düğmeler korunurken, çok sayıda fonksiyon dokunmatik ekran, sesli komutlar ve çok işlevli direksiyon üzerinden optimize edilerek maksimum verimlilik sunuyor.
 
Geliştirilmiş BMW Akıllı Kişisel Asistan (BMW Intelligent Personal Assistant), iki yeni ses seçeneği, BMW Panoramic Vision ile uyumlu yenilenmiş bir arayüz, proaktif sürücü önerileri ve kişiselleştirilebilir rutinlerle dikkat çekiyor. Gelecekte, daha doğal ve sezgisel sesli etkileşimler için “Large Language Model” (LLM) teknolojisi aşamalı olarak sisteme entegre edilecek.
 
BMW Panoramic iDrive, dört temel bileşenin eşsiz birleşimiyle öne çıkan bir görüntüleme ve kontrol deneyimi sunuyor. A sütunundan A sütununa uzanan BMW Panoramic Vision, temel sürüş bilgilerini sürücünün görüş alanına yansıtarak kişiselleştirilebilir içeriklerle tamamlanıyor. Üstte yer alan BMW 3D Head-Up Display, entegre navigasyon ve otonom sürüş verilerini mekânsal derinlik ile sunarken, serbest kesim tasarımlı Merkezi Ekran matris arka aydınlatma teknolojisiyle direksiyonun yanına ergonomik bir şekilde konumlandırılıyor. Sürücü tarafında dikey yerleşimli widget’lar, QuickSelect teknolojisiyle sık kullanılan işlevlere anında erişim sağlıyor. Yeni çok işlevli direksiyon ise kabartmalı yüzeyi, dokunsal geri bildirim sunan düğme panelleri ve zarif aydınlatma detaylarıyla sürücü ile otomobil arasında sezgisel bir bağ kuruyor.
 
BMW Panoramic iDrive’ın çekirdeğinde, yenilikçi BMW İşletim Sistemi X bulunuyor. Bu sistem, BMW ID ile geniş kişiselleştirme seçenekleri, akıllı sürücü destek sistemleri, çok yönlü dijital işlevler, My BMW App üzerinden kapsamlı bağlantı özellikleri ve BMW Remote Software Update ile sürekli güncellenen güçlü bir dijital altyapı sunuyor.
 
·       Döngüsel Ekonomi ve Sürdürülebilirlik
Yeni BMW iX3, selefine kıyasla yaşam döngüsü boyunca yüzde 34 daha düşük CO₂ emisyonuyla çevresel etkiyi azaltıyor. Debrecen’deki fabrikada tamamen fosil yakıtsız enerjiyle üretilen otomobil, ikincil materyallerin yaklaşık üçte birini kullanıyor. Yüksek geri dönüşüm oranı, kolay sökülebilir tasarım ve malzeme seçimi (örneğin yüzde 100 geri dönüştürülmüş polyester iplikler, Econeer koltuklar) döngüsel ekonomi vizyonunu güçlendiriyor. Batarya hücrelerinde yüzde 50 ikincil nikel, kobalt ve lityum kullanılıyor; geri dönüşüm ortaklıkları SK ile kapalı döngü sağlanıyor. Aerodinamik ve verimlilik iyileştirmeleri sayesinde Yeni BMW iX3, Avrupa elektrik karışımıyla 21.500 km’de benzinli muadillerinden daha düşük emisyonlu hale geliyor. Bu özellikler, fuarın “Döngüsel” temasını doğrudan yansıtarak BMW Group’un tedarik zincirinden ürün sonuna kadar sürdürülebilirlik odaklı stratejisini somutlaştırıyor.
 
 
 
MINI JCW x Deus Ex Machina: İki Felsefe, İki Otomobil, Tek Tutku
MINI’nin Deus Ex Machina ile iş birliği, IAA Mobility 2025’in en dikkat çekici sürprizlerinden biri olacak. İki konsept John Cooper Works modeli, MINI’nin motorsporları mirasını ve kişiselleştirme kültürünü yeniden yorumlayarak dikkatleri üzerine çekecek.
 
Elektrikli “The Skeg” ve içten yanmalı “The Machina”, fuarın sürdürülebilirlik temasına katkı sağlarken; özellikle The Skeg’in elektrikli yapısı (190 kW/258 hp) ve ağırlığı yüzde 15 azaltan fiberglass panelleri, enerji verimliliğini artırarak çevresel etkiyi minimize ediyor. İçten yanmalı versiyon ise 170 kW/231 hp gücündeki motoruyla performans odaklı bir deneyim sunuyor. Her iki otomobil, büyük beyaz “X” çatı grafiğiyle iş birliğini simgeliyor ve motor sporları ile yaşam tarzı kültürünü birleştiriyor.
 
·       Holger Hampf’tan MINI JCW x Deus Tasarım Felsefesi
MINI Tasarım Başkanı Holger Hampf, ilham kaynağını şöyle anlatıyor: “Bu olağanüstü iş birliğinde, MINI’nin motorsporları tarihini ve başarılarını hatırlatan iki otomobil sergiliyoruz. Her detay, zanaatkâr titizliğiyle ve ustalıkla işlendi. Bu sayede özgün tasarım dili ve grafik kullanımıyla birbirine bağlı benzersiz karakterler ortaya çıktı. Otomobiller ham ve el yapımı bir yaklaşımla ‘kusursuzluğun güzelliğini’ kutluyor; parlaklık yerine özgünlük ön planda. Görünür dikişler, çarpıcı anahtarlar ve geleneksel kollar kokpitin mekanik karakterini vurguluyor. Dış tasarımda sayılar, geometrik unsurlar ve parlak renkler, MINI’nin yarış tarihine saygı duruşu niteliğinde.”
 
 
 
 
·       Elektrikli “The Skeg”: Sörf Kültürüyle Buluşma
Elektrikli “The Skeg”, sörf kültüründen esinlenerek minimal tasarlandı. Vivid sarı ve gümüş gövde, yarı şeffaf fiberglass paneller (yüzde 15 ağırlık azaltımı, sürdürülebilir verimlilik için) ve Flex Tip Surf Spoiler (dalga konturlarını taklit ederek hava akışını optimize eder) ile dikkat çekiyor. Gerilim kayışları, sörf tahtası taşıma ritüelini yansıtırken, aydınlatmalı sekizgen ön ızgara çerçevesi ve tavan spoyleri silueti keskinleştiriyor.
 
İç mekânda analog kontroller, neopren koltuk kaplamaları (su itici ve konforlu) ve sörf tahtası yapısına benzer ön panel, sadelik ve fonksiyonelliği birleştiriyor. Fiberglass tepsiler ise ıslak mayo depolama gibi pratik detaylarla sahil yaşam tarzını araca entegre ediyor.
 
·       İçten Yanmalı “The Machina”: Saf Yarış Ruhu
İçten yanmalı “The Machina”, MINI’nin saf yarış ruhunu taşıyor. Kırmızı-beyaz-siyah renk paleti, geniş çamurluklar, Nürburgring Nordschleife esintili yarış difüzörü ve Can-Am tarzı spoyler, MINI JCW’nin yarış DNA’sını yansıtıyor.
 
İç mekânda 5 noktalı emniyet kemerleri, ham alüminyum zemin plakaları (hafif ve dayanıklı) ve mumlu kumaş ön panel, ağırlık tasarrufu sağlayarak performansı artırıyor. Her iki modelde de görünür dikişler ve geleneksel kollar mekanik karakteri vurgularken; dış grafikler (sayılar ve geometrik şekiller) ve takla kafesi MINI’nin yarışçı geçmişine saygı duruşu niteliğinde.
 
·       Sürdürülebilirlik ve Malzeme Kullanımı
The Skeg’in fiberglass panelleri ve The Machina’nın alüminyum bileşenleri, ağırlık tasarrufu ve verimlilik sağlayarak sürdürülebilirliği destekliyor. Bu malzeme seçimleri, fuarın döngüsel ekonomi temasını yansıtarak kaynak tasarrufuna katkıda bulunuyor. Ayrıca, The Skeg’in elektrikli yapısı emisyonları sıfıra indirerek çevresel etkiyi minimize ediyor.
 
·       MINI X DEUS Yaşam Tarzı Koleksiyonu
MINI x DEUS yaşam tarzı koleksiyonu, Münih’te bulunan MINI Pavillon’da ve seçili satış noktalarında tanıtılacak. Koleksiyon, yüksek kaliteli materyaller ve hikâye anlatımıyla motor sporları kültürünü modern giyimle buluşturuyor.