Bu satırları FIAT’ın “T”si olan Torino’dan yazıyorum. (Açılımı; Fabbrica İtaliana Automobili Torino) Pazar sabahı sadece İtalyan’ların olduğu bir kafede çalışıyorum. Adı NewsCafe olan kafede gazete ve dergiler de satılıyor. Bambaşka bir konu hakkında yazacakken; az önce bir kahve ve bir de Quattroruote alıp yan masama oturan adamdan ilham aldım. Eski bir Quattroruote Türkiye yayıncısı olarak eski günlere gittim.  Bir kahve daha söyleyip başladım yazmaya…
*
Yıllar ne çabuk ve hızlı geçiyor. 14 sene haftalık Otohaber Dergisi’nin Yayın Yönetmenliğini yaptığım yıllar geldi aklıma… İnternet sınırlı, sosyal medya yok, sıkılıp sıkılıp sıkıntıdan twit atıp ahkam kesmek hiç yok. Senin yazdıklarına abuk sabuk yorumlar yazan gereksizler hiç yok!. Harbi ve en saf gazetecilik/dergicilik yapılan yıllar. Kendi haberimizi kendimizin yaptığı “bültenlere” daha mesafeli olduğumuz yıllar. Bültenlere düşman değiliz tabi de haber değeri taşıyan, içeriği doğru olan bültenlerinden de bazen haber yapıyoruz.
Haftalık olduğumuz için haftanın her günü haber üretmek zorundayız. Toplantılarda birbirimizi deşmeye çalışıyoruz. Muhabir arkadaşların ağzından haber aradığım yıllar. Onlar için çok sıradan olan bilgi bence “haber değeri” taşıdığı için “bunu haber yapalım” dediğim mütevazi gazetecilik dönemlerimiz…
Pazartesi dergi çıktığında günlük gazetelerden bazıları bizim haberlerimizi kullanırdı. Her gazetenin otomotiv sayfası yoktu. Hürriyet Gazetesi’nde gazeteci Ufuk Sandık’ın ekonomi servisindeyken otomobil haberleri yapmayı önererek “otomotiv medyasını” başlattığı dönem…  Sonrasında diğer gazeteler de o zamanlar medyanın “lokomotifi” olan Hürriyet Gazetesi’nin peşinden “pazartesiden pazartesiye” otomotiv sayfasına başladığı yıllar… Bugün günlük gazetelerde otomobil gazeteciliğinden kim ekmek yiyorsa, başlangıcında bu ufuk çizgisi vardır. 
Otomotiv gazeteciliği bugün sosyal medya ile bir başka yerlere evrildiyse de; başlangıcı son derece mütevazi ve abartısız bir şekilde başlamıştı. Haftalık dergide konu ararken ayda bir bizlere gönderilen aylık otomobil satışlarından detayları eşelerdim. Hangi otomobil kaç satmış, geçen aya göre artmış mı, azalmış mı onlardan “karne” haberi yapardık. Ayın “satış karnesi” adını verdiğimiz bu rutin haberleri de dergiye çalışmak için en son giren “acemi” arkadaşa verirdik. Neyi nasıl yapacağını basitçe anlatarak. Zaten elde veri varken bunları toparlamanın çocuk oyuncağı olduğu aşikardı. Yeni giren arkadaş palazlanana kadar bu böyle devam ederdi.
Şimdi yıllar geçti… Veriler daha çoğaldı, çeşitlendi ve artık hazır “bülten” olarak ODMD (Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği) tarafından herkese servis ediliyor.  Çoğunluk genel bir haber ve spesifik 1-2 özel haber daha yapıp geçiyor. Küçük bir kesim de bu verileri tablo haline getirip “analiz” diye   paylaşmayı iş edinmiş. Kimsenin işine gücüne diyecek lafımız yok da; 20 sene önce acemi dergicilerin yaptığı işi abartmanın da adına “analiz” demenin de bir alemi yok. Hep söylerim altı-üstü yaptığımız otomotiv gazeteciliği, haberin yüzde 80’i önümüze gelir. Test sürüşüne gideriz, toplantılara gideriz, sektörel dernekler bizi bilgiye, rakama boğarlar. CEO’larla, pazarlama müdürleriyle özel röportajlar yaparız, otomotiv data şirketleri önümüze rakamları koyar. Bize de bunları derleyip  toparlayıp haber yapmak kalır. Yani dünya otomotiv sektörünü ve haberciliğini keşfetmeyiz…  İçi boş egoya da, abartılı sunuşlara da hiç mi hiç gerek yok yani.
Şimdi bu kadar laftan sonra gelelim Temmuz notlarına. ODMD’nin “bültenine” bakarak şu notları çıkartmışım.
*Bu ay satışlardan hem ay rekoru hem de yılın rekoru geldi. Tüm zamanların en iyi satışı gerçekleşti
*Temmuz’un son haftası bazı lüks araçların iptalini sektörün en önemli isimlerinden Ferhat Albayrak da, sektör genel müdürleri de söylemişti. 2-3 bin iptal olsa da lüks satışlar yine tavan yaptı. Çünkü iptallerin yeri hemen doldu. Biz gazeteciler bir yerimizden uydurmak yerine sektör yöneticilerinin söylediklerine kulak vermeliyiz. Çünkü haber kaynağımız onlar
*Egea sedan ve Cross ilk iki sırayı aldı. Opel Mokka 3., Peugeot 3008 de 4. Sırada yer aldı.
* İlerleyen sayfalarda haberini göreceksiniz ben de notlarıma almışım, MG elektrikli otomobillerde zirvede. Ama 3 bin adet saatğı söylenen Tesla raporlara girmediği için listelerde yok. MG’yi Renault ve TOGG izlemiş.
*PSA grubu rekora da başarıya doymuyor. Peugeot, Opel, Citroen ve DS toplamda (7 ayda) yüzde 21’i bulan Pazar payı ile ilk sırada yer alırken Tofaş, FIAT, Alfa, Ferrari, Jeep ve Maserati bulunan grup yüzde 19 payla 2. Sırada yer aldı.
*Tofaş PSA markalarının distribütörlüğünü aldı. Yani bundan böyle yaklaşık yüzde 40 pay Tofaş’ın olacak.
*Bu arada Tofaş geçen hafta basına bir bilgilendirme maili attı. Tofaş bünyesindeki markaların iletişimi konusunda Mese Halkla İlişkilerle anlaştık diye. Bu “bünyedeki” markalara “PSA grubu markaları da” dahil mi hariç mi kimse mailden bir şey anlamadı?  Ben de merak ettim sordum. Bana yanıt gelmedi. Soran bir başka arkadaşa yanıt gelmiş. Kafamız daha da karıştı Neyse yaşayıp göreceğiz Tofaş bünyesindeki markaların iletişimi nasıl gerçekleşecek diye? Bildiğim kadarıyla Tofaş şimdiye kadar hiçbir PR Ajansı ile çalışmamıştı. 
*Toplam satışlara bakınca, Fiat lider, VW 2. Ve Ford da 3. Sırada yer aldı.
*İthalatın yükselişi devam ediyor. Geçen ay basın toplantısına katılığımız OSD Başkanı Cengiz Eroldu rakamları göstermiş ve tüm otomobillerde matrah yüzde 80’e dayanmışken ithal otomobilin yükselişini anlatmıştı. Geçen ayın haberi de olsa paylaşmak istedim.
 
Neyse rakamlara baka baka yazdığım liste uzayıp gidiyor. Yanımdaki adam koskoca Quattroruote’yi bitirdi. Ben de yazıyı noktalıyorum.